Piyasa Dini
‘’Piyasa dini, çağdaş putperestliğin en azgın biçimidir.’’
İsmet Özel
Evet Kuran’ın emrettiği yaşam biçimiyle,
Resulullah’ın anlattığı ve sahabe-i kiramın yaşadığı İslam’la, yazarın isimlendirdiği, günümüzün yaşadığı piyasa
dini arasında doğu ile batı arasındaki fark kadar fark var...
Kur’an iyilik yapmayı emrediyor, iyiliği yaymayı emrediyorken, günümüzde kötülükler alenen yaşanıyor ve de tüm
inananlar buna göz yumuyorlar...
Aleni rüşvetler helalleştiriliyor...
Aleni torpiller uygulanıyor...
Aleni zenginler fakirleri eziyor...
Aleni güce tapılıyor, güç sahipleri alkışlanıyor...
Sahabe-i kiram Kardeşi aç iken uyumuyordu, yemiyor yediriyordu...
Çarşıda çıkan yangında kendi dükkanı yanmadı diye sevinen tabiin, 30 yıldır günahına ağlıyordu; nasıl olurda komşularımın işyerleri yanmışken ben sevindim diye...
Osmanlı’da sabahleyin siftah yapan esnaf; “komşum siftah
yapmadı” deyip, müşterisini komşu esnafa gönderiyordu...
Yaşantılarıyla Müslümanlığı yaşıyor ve örnek oluyorlardı...
Huzeyfe, Kardeşi Bilal’e hakaret etti diye; zenci kadının
oğlu dediği için; başını kapının eşiğine koyuyor ve “başımı tepelemeden kalkmam” diyordu...
Sonrasında Bilal Huzeyfeyi affediyor; “Bu başlar tepelenmeye değil, öpülmeye layık” deyip affediyordu...
Biri özür dileme fedakarlığını gösteriyor, diğeri affetme
üstünlüğünü gösteriyordu...
Gönüller, sözlerle değil; Hallerle fethediliyordu...
Gönüller, örnek yaşantılarla fethedilir, nutuklarla değil...
İnsanlar sözlerimize değil, yaşam tarzımıza bakıyor...
Davranışlarımıza bakıyor...
Etrafımızda yaşanan olaylar o kadar manidar ki; kafirlerin bayramları Müslümanlar tarafından coşkuyla kutlanmaya
başlamış; o kadar ileriye gitmişiz ki taklitçilikte ve özenti de
sınır tanımıyoruz...
İlim de, ahlak ta, teknoloji ve üretimde son sıradayız ama
taklitçilikte en önlerdeyiz...
Leylek, kekliğin yürüyüşüne hayran olmuş ve onu taklit
etmeye özenmiş, onun gibi güzel yürümeye çalışmış ama becerememiş, allak bullak yürümeye başlamış, eski yürüyüşüne
dönmek istemiş, onu da başaramamış ve şu anki paytak yürüyüşe sahip olmuş...
Kendi özümüze dönme zamanı geldi de geçiyor...
Piyasa dininden asli dinimize dönmenin zamanı geldi de
geçiyor...
Bizi bekleyen çorak topraklar var...
Bizi bekleyen, İslam’ın güzelliğine susamış isyan çiçekleri var...
Vahiy nizamının davetçileri seslerini isyan çiçeklerine
ulaştırmalıdırlar...
Allah’ı bırakıp paraya, makama, dünyaya tapanlar bilmelidir ki; Dönüşümüz Allah’adır...
O kadar özümüzden uzaklaştık ki yeni nesil bize inanmıyor...
Yeni nesil doğruluk bekliyor, dürüstlük bekliyor, samimiyet bekliyor...
Evlatlar anne ve babayı dinlemiyor...
Artık yeni nesiller dernekleri, vakıfları, cemaatları dinlemiyor...
Yeni nesil, sözlere değil, yaşantıya, davranışlara ve samimiyete bakıyor...
Siz yolda giderken, yoldaki taşları, engelleri kaldırmaya
bakın...
Siz yolda giderken, başınız yerde gidin...
Siz yoksulun elinden tutun...
Siz asla yalan söylemeyin...
Siz insanlığı kucaklayın sevgi ve saygınızla...
Siz sevginizi verin, yüreğinizi verin...
Siz dert dinleyin, dertlere derman olun...
Muhatabınıza öncelik verin, gözüne bakarak saygıyla
dinlemeyi deneyin birde...
Dışlamayın, nefret dilini asla kullanmayın...
Tüm dünyaya, canlı ve cansız varlıklara sıcak davranın,
bencil olmayın...
Size bakan Allah’ı hatırlasın, Resulullah’ı hatırlasın...
Size bakan sahabe-i kiramı görsün;
Osman’ın şefkatini ve merhametini görsün...
Ömer’in adaletini ve cesaretini görsün...
Ali’nin ilmini ve güven veren dostluğunu görsün...
Musab’ın azmi’ni ve fedakarlığını görsün...
Huzeyfe’nin mütevaziliğini ve kardeşliğini,
Bilal’in affediciliğini ve dostluğunu görsün...
Asrı saadetteki altın nesil sahabeyi örnek almanız dileğiyle esen kalınız...