Tecrübe
İnsanlar düşmeden yürümeyi öğrense derim hep...
İnsan okusa sürekli, İnsan tecrübeyi yaşamış, künhüne
varmış erdemli insanları dinlese ya da bu tecrübelerini hayatın tüm aşamalarıyla aktaran bilgelerin kitaplarını okusa da
düşmese…
Yani kitabı okusa da önlemini alsa...
İlla düşmeyi, sendelemeyi, yada yanılmayı neden seçer
insan...
Sahi nasihat müessesesini çalıştırdığınızda önlemini alıp
da yanılmadan veya yanılgıya düşmeden istikamet üzere yaşayanlarda olabilir mi?
Şunu biliyorum; mutlaka hatasız insan olmaz. Mutlaka
düşe düşe kalkmayı öğrenmek gerek. Önemli olan düşmek
değil; tez zamanda ayağa kalkmaktır…
Ben bunu anlatmıyorum; aksine, yüzdelik anlamanın artması anlamında tecrübenin ve okumanın, beraberinde fikir
ve düşünce paylaşımının, hayatımızı ne kadar anlamlaştırdığı
ve ne kadar zenginleştirebildiği konusunu, gündem maddesi
olarak, yaşamımızın başucuna koymamız gerektiğidir...
Ve hemen bizi yaratan, bize akıl veren ve bize her şeyi sunan Rahman’ın ayetleri çınlıyor kulağımda; bize en doğruyu
ifade eden ayetiyle; Elmalılı Hamdi Yazır’ın sunumuyla;
“Ona: «Allah’tan kork!» dendiği zaman da kendisini onuru (gururu) günah işlemeye sevk eder.
“Cehennem de onun hakkından gelir. O ne kötü bir yataktır!” (Bakara/206)
Evet insanoğlu Rabbini dinlemez, Gönderilen Resul’ü
dinlemez, Resul’lerin varisi alimleri dinlemez, Sonrada gururun ve nefsin esaretiyle sürüklenir ateşe doğru...
Neden... Neden... Neden... Uyarıyı daima öteler insan...
Neden uyarıya rağmen uçuruma doğru koşar insan...
Neden uyarıya rağmen girdaba doğru yüzer insan...
Atasözü bile tecrübeyi ifade ederken; insanın hayatta
yaşadığı zorlukların bileşkesidir derken, neden dinlemeyiz,
neden başımıza gelmeden önlemini almayız.
Hikmeti aramalıyız arkadaşlar, Erdemi aramalıyız arkadaşlar, Bugün başlangıcımız olsun demeli ve geriye bakmadan ufka bakmalı ve yürümeliyiz adaleti tesis için hem iç dünyamızda hem dış dünyamızda...
Bir kıssa ile bugünkü gece yürüyüşünü sonlandırmak istiyorum; Hoca kürsüde vaaz ederken, “Sakalı dört parmaktan
uzun olanlar aptaldır!” demiş. Cemaat çaktırmadan sakallarını elleriyle ölçmüşler. Bizimki eve gelmiş ve sakalını dört
parmağıyla sıkıca tutup uzun kısmını mumun alevinde yakmaya çalışırken doğal olarak tüm sakalından olmuş. Hocanın
sözüne binaen, masasındaki kâğıda not düşmüş:
“Bit-tecrübe sabittir!” (Doğruluğu tecrübeyle ispatlanmıştır)