İki Husus; İzzet ve Hikmet
Yeryüzünün gerçek fatihleri kalpleri kazananlardır.
Asrı saadet Müslümanlığına, yani sahabenin yaşadığı İslam’a dönüş için İzzet ve hikmeti yakalamalıyız...
Şimdilerde önce biz başlayacağız düzelmeye...
Önce kalplerimizi ve yaşantımızı onarmalıyız...
Olaylara ve hayata hangi pencereden bakıyoruz acaba...
Hikmet penceresinden mi?
Yoksa nefs penceresinden mi?
İzzeti ve Şeref’i kimin yanında arıyoruz?
Bizi yaratan Allah’ın yanında mı?
Yoksa bizim gibi kul olarak yaratılan kulların yanında mı?
“Hikmet’in başı Allah korkusudur” buyuran peygamberimizin fermanı bize neyi ifade ediyor....
Allah’ın razı olduğu bir kulluk mu?
Yoksa nefsin tatmin olduğu, hazzın peşinde olan bir kulluk mu?
Tercih bizim...
Biri; insanı meleklerden üstün bir seviyeye çıkarırken;
Diğeri; insanı hayvanlardan daha aşağı seviyeye düşürmekte...
İnsanı Allah’a ulaştırmayan bir bilgi, sinede yüktür...
İnsanı Allah’a ulaştırmayan bir makam, hamallıktır...
İnsanı Allah’a ulaştırmayan bir hikmet kupkuru bir felsefedir...
Peygamberimiz a.s buyuruyor; “Kişinin bilgisi artıyorda,
zühdü ve Allah korkusu artmıyorsa; o kişi sadece Allah’tan
uzaklaşır.”
Sahabe sadece Allah için yaşıyordu.
Sadece Allah için kazanıyorlardı...
Sadece Allah için öğreniyorlar, sadece Allah için yaşıyorlar ve sadece Allah için kararlar alıyor ve toplanıyorlardı...
Sadece Allah için buluşuyor ve sadece onun rızası için ayrılıyorlardı...
Gelin toplu olarak ve toplum olarak asrı saadet Müslümanlığına dönelim...
Tek çözüm bu...
Başka çare yok...
Yoksa evimizdeki çocuklarımızdan bile emin olamayız...
Yoksa bu rehavet ve bu gayesiz yaşamlar bizi cehennemi
uçurumun kenarına sürükleyecek...
Biz Allah’ın yanında izzet ve Şeref’i kaybettiğimiz gün
kaybederiz...
Ne zaman ki Allah’a yöneldik; Allah’ın rahmet ve yardımına Mazhar olduk...
Ne zaman ki izzet ve Şeref’i kullarda aradık perişan olduk...zelil olduk...
Tarihin unutulmuş sayfalarına dönüp bakacak olsak bunun şahitleri oluruz...
Dernek ve vakıflar; insanları kula kul olmaktan kurtarıp;
sadece Allah’a kulluğa davet için vardır...
Makamlara atlamak için değil...
Yönetimler; insanlara; Allah’ın emrettiği adalet ve huzuru sağlamak için vardır...
Nefsini ve çevresini zengin etmek için değil...
Şimdi muhasebe ve murakabe zamanı...
Şimdi yeniden diriliş ve değişim zamanı...
Şimdi yüzümüzü ve kalplerimizi Allah’a yöneltme zamanı...
Çünkü bizi yaratan O...
Çünkü bize rızkı veren O...
Çünkü bize huzur veren O...
Ona sığınan yıkılmaz...
Ona yönelen; dünyaya yön verir...
Sözümü, sözlerin en güzelini söyleyen peygamberimizin
sözüyle bitiriyorum, Allah’a emanet olun...
“Size iki emanet bırakıyorum. Bu emanetlere sımsıkı sarıldığınız müddetçe; dağılmazsınız, parçalanmazsınız...
Kuran ve sünnet...
Diğer rivayette; benim ve ashabımın yoludur...”