telefon Mehmet Akpınar Kişisel Web Sayfasına Hoşgeldiniz

facebook 87390twitter

Bir Mücadelenin Hikayesi

(Üçüncü Bölüm)

... Vilayetten meselenin araştırılmasını talep ettiler ve o
zaman ki Nurhak müftüsü benimle görüşmek için kasabaya
teşrif ettiler...

Benim gayemin ve düşüncemin doğruluğunu çok iyi bilmesine rağmen, üç beş kişinin hegemonyasına teslim olmuştu müftü bey...
Bana nasihatlerde bulundu, toy ve heyecanlı olduğumu
ve bu kişilerden özür dilememi istedi...
Ben bir kusurda bulunmamıştım...Üstelik onlar beni rızkımı kesmekle, görevime son vermekle ve sürgün etmekle
tehdit etmişlerdi...
Asıl öğüt verilmesi gereken onlardı ama müftü bey her
nedense statükoya boyun eğmiş ve utana sıkıla bana ayar
vermeye çalışıyordu...
Aynı cevabı müftü beye de ifade ettim;
“Hocam Allah’ın huzurunda ne cevap vereceksin, lütfen
adaletli davran, ahirette ben senden davacı olacağım, zalimlere boyun eğiyorsun. Ben İslam uğrunda istifa etmeye bile
hazırım, rızkımızı veren Allah’tır.” Dedim ve müftü bey bu cevabımdan sonra bir kelime etmedi ve sadece sustu...Sonra da
kalktı ve ilçeye gitti...
Sonraki günlerde kasabaya, Resmi bir araba, bir siyah
reno otomobil geldi...

Bu otomobili yakından tanıyordu herkes...
Kaymakam beyin aracıydı...Kaymakam beyin şoförü beni
kaymakamın evine davet ediyordu...Hem de eşimle birlikte
yemeğe davet edilmiştim...
Bu davet karşısında donakalmıştım...
Acaba kaymakam bey bizi ailecek neden ilçedeki lojmanına davet etmişti.?...
Bir pazar günüydü ve biz eşimle beraber ilçenin yolunu
tutmuştuk...
Kaymakam beyin misafiri olduk ve öğlen yemeğini birlikte yedik...
Ben kaymakam beyin ne diyeceğini merak ediyordum,
müftü bey gibi beni sigaya mı çekecekti.?
Heyhat heyhat ki heyhat...
Tam tersi olmuştu...
Kulaklarıma inanamıyordum...
O zamanlarda böyle yiğit kaymakamlar var mıydı?
Garibin sahibi Allah’tır derlerdi gün buna ben şahit oldum...
Kaymakam bey bana; “asla zalimlere boyun eğmeyesin
Mehmed’im. Ben seni iyi tanıyorum, sen Allah rızası için gerçek İslam’ın hükümlerini anlatan ve yaşatan bir memurumsun. Asla geri adım atma. Beni buradan sürmedikçe sana kimse dokunamaz. Var git görevine devam et. Ben müftülüğe de
gereken dersi verdim. Eğilmeden dik duruşuna ve gençlerin
imanını kurtarmak için çalışmaya devam et.” Dedi...
Ben donakalmıştım...Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun
dostlarından diye duymuştum...
Sevinçten duygulanmıştım ve gözyaşı içerisinde eşimle
beraber kasabaya dönmüştüm...
Kasaba halkı bana yapılan bu jeste şahit olmuştu...
Müftü bey ise utancıyla kalmıştı...
Şikayetçiler oturdukları yerde kalakalmışlardı...

Aman ya Rabbim, Allah dostları her yerde varmış, hamdolsun diyordum kendi kendime...
Hala o yiğit kaymakam beye dua eder ve her yerde yiğitliğini anlatırım...
Kasabaya döndüm ve görevime başladım ama fazla sürmeden üniversite sınavında İktisadi ve idari bilimler fakültesini kazanarak, İşletme bölümüne kaydımı yaptırdım...
Kahramanmaraş’a gelerek hem fakültemi okuyarak tamamlamak hem de memuriyetime devam etmek istiyordum...
Kaymakam beyle helalleşerek Kahramanmaraş’a döndüm ve fakülteye başladım...
Böylece ilk görev yerimden ayrılmak mecburiyetinde
kaldım...
Gözyaşları içerisinde kasaba meydanındaki kardeşlerimizle vedalaşarak ayrıldım...
Hala bu kasabayı yılda bir defa ziyaret etmeye çalışıyorum ve öğrencilerimizin büyüdüğüne, aile olduklarına şahit
oluyor ve duygulanıyoruz...
Hoşça kalın...
Başka bir anımızda buluşmak düşüncesiyle..

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp