Sanatçı Bir Ruh
Sanatçı bir ruha sahip olamayan, lider de olamaz...
Sanatçı bir ruha sahip olmayan, usta ve mühendiste olamaz...
Sanatçı olmayanın yazarlığı da beş para etmez, yazdığı
kitabı da okunmaz...
Aslında sanat, hayatı kanaviçe gibi işlemektir...örmektir...
Gerçek sanat, kendini tanımaktır...
Kendine saygısı olmayanın, kimseye saygısı olamaz...
“Kendini tanıyan, Rabbini de tanır.”
Kendisiyle barışık olanlar, dış dünya ile de barışık olurlar...
Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde, gerçekte sanatı
çok güzel tarif etmiş ve tanımlamıştır;
“Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış.”
Sanatçı kişiler; Allah’tan hakkıyla korkarlar ve işlerine
eğilirler...Sorumluluk alırlar...
Koskocaman bir dünyanın ve içinde yaşadığı toplumun
sancısını çekerler...
Gerçek sanatçı, kendisi için yaşamaz...
Gerçek sanatçı, her zaman, toplum için yaşar, toplum için
mücadele eder...
Gerçek sanatçı, tuttuğunu koparan, işi aparandır...
İşini severek yapmak ve İşine aşık olmak, sanatçı olmakla eşdeğer bir haslettir...
“Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş.” Demiş atalarımız...
Çevremizde yapılan bütün işlerde ve işçiliklerde bir durgunluk, bir bereketsizlik sözkonusu...
Ve bütün faaliyetlerde eksiklikler ve terslikler mevcut...
Kimse kendi işinin ehli ve sanatkarı değil...
İşler, üstünkörü yapılmakta...
Memnuniyetsizlikler, tüm ekonomik, eğitim ve sosyal
alanlarda kendisini göstermektedir...
Yazar, yazısını severek yazmıyor...
Usta, işini severek yapmıyor...
Öğretmen, öğretim ve eğitimini adamakıllı yapmıyor;
herkes özel hoca arıyor...
Ve parmakla gösterilecek kadar az öğretmen var; memur
var, müdür var, esnaf var, yazar var, lider var, usta var, insan
var...
Ne iş yaparsan yap, mutlaka o işin hakkını vermek gerekiyor...
Mesela, kebapçı birini düşünün; yeşilliği bol, salatası bol,
lezzetli ve fiyat da makul...
Ama bir kebapçı da var ki; sürekli mezeleri ve yeşilliği
azaltıyor, azıcık müşteri artınca, fiyatı sürekli yükseltiyor ve
lezzetten tavizler vermeye başlıyor...
Veya bir usta düşünün; sürekli bahane üretiyor, kaçamak
cevaplar veriyor, seni dinlemiyor ve yüzüne dahi bakmadan
konuşuyor, savsaklıyor...
Diğer ustaya gelince; O da sana güven veriyor, işini severek ve mükemmel yapıyor, farklı düşünmeyi ve uygulamayı
biliyor ve tembellik yapmadan, müşteriyle iştişare ederek karar veriyor ve bir şaheser ortaya koyuyor...
Mukayeseyi sizlere bırakıyorum...
Sanatçı, hem işini mükemmel yapandır, hem de Allah’tan
hakkıyla korkandır...
İşini severek yapanlara selam olsun...
Selam ve saygılarımla..