Öncüler
“Kim, İslâm’da iyi bir çığır açarsa, o kimseye bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine
verilir.
Fakat onların sevabından hiçbir şey eksilmez. Her kim
de İslâm’da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır.
O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayrılır.
Fakat onların günahından da hiçbir şey eksilmez.” (hadis)
İyilikte öncü olmak ve iyilikte çığır açmak gerçekte iman
edenlerin en önemli vasfı....
Ne mutlu iyilikte bir çığır, bir yol açanlara...
Çünkü, açılan bu iyilik yolunda kıyamete kadar insanlar
yürüyecektir ve bu yolu açanlara daima dua edecektir...
Ne mutlu arkasından dua ettirenlere...
Dünyada iyilik adına bir fidan olsa bile dikmek gerekiyor...
Dikilecek bir fidan bulamasak ta, güzel bir söz söylemek
veya gülümsemek bile bir sadakadır, bir iyiliktir...
Bizden sonraki nesillere ve çağımızın nesillerine bir hediye bırakalım...
Bu bir çeşme olabilir, bu bir yol olabilir, bu bir kitap olabilir, bu bir iyilik olabilir, bu bir güzel bir söz de olabilir... Bu
güzellikleri saymakla bitiremeyiz...
* * *
İyilikte öncüler olmak gerekiyor...
Asalak bir yaşamı tercih etmektense, toplumun önünde
örnek ve öncü olmak gerekiyor...
Babanın oğluna nasihatında dediği gibi olmak gerekir;
“Ey oğlum, herkesin rızkı ayağına gelir, herkesin karnı
doyar ama; uyuz çakal gibi olup, miskin miskin oturup, aslanların artıklarıyla beslenmektense, aslanlar gibi olup, çakalları
beslemek daha evladır.”
Eğer insanlar biz öldüğümüz zaman arkamızdan rahmet
okumayacak ise; o hayatı yaşamayalım daha iyi...
Genelde yaşadığımız çevrede çok şahit oluyoruz...
Birileri bir makamı terk ettiği zaman, makamsız kaldığı
zaman, kimsesiz ve garip kalıyor...
* * *
Yılların idarecilerini caddelerde yalnız başına adımlarken görüyoruz...
Makam sahibi iken, önünde eğilen başlar, küçümseyici
tavırlarla bakmakta...
Menfaatleri için makamlara boyun eğenler, kişiler makamsız kaldığında görmezden geliyorlar...
Aslında her türlü ve her şekilde bir savrulmanın varlığına şahit oluyoruz...
Birileri makam sahibi olduğunda, sorumluluğun ağırlığı
hususunda uyarmamız gerekirken, Allah korkusu ve adalet
hususunda nasihat etmemiz gerekirken, alkışlamayı daha kolay ve daha seküler buluyoruz...
İslam davasının öncüleri, asla unutulmazlar...
İslam davasının öncüleri, kimse yokken, ben varım diyenlerdir...
İslam davasının öncüleri, sessizdirler ve ta arka saflarda
bulursun onları...
İslam davasının öncüleri, istikbal ve İstiklal için yaşarlar...
Öncüler, daima fedakarlık yaparlar, tepeden bakmazlar...
Öncüler, hep veren taraftadırlar, alan tarafta değil...
Öncüler, halkın içinde yaşarlar, fildişi kulelerde değil...
* * *
Sözlerimi Ömer (r.anh)’ın bir anısıyla noktalamak istiyorum; Hz. Ömer (r.a), kıtlık senesinde kendisine yemek getiren
kişiye "Halk da bu yemeği bulabiliyor mu?” sorusunu yöneltiyor. “Hayır” cevabını alan Hz. Ömer (r.a), karnı guruldadığı
halde gelen yemeği kabul etmiyor.
Kendisine getirilen yemeği halkı yiyemediği için kabul
etmeyen Hz. Ömer (r.a), “Kaldırın o zaman bunu. İstediğin
kadar gurulda halkın yiyemediğini sen de yemeyeceksin” ifadelerini kullanıyor.
Selamette kalın...