Olgunluk Seviyesi
“Edebi olmayanın ilmi de yoktur.”
“Kişinin ilmi ve bilgisi artıyor da, zühdü ve takvası artmıyorsa; O kişinin sadece Allah’tan uzaklığı artar.”
“İnsanların en hayırlısı, insanlara hizmet edendir.” (Muhammed (a.s)
Evet, insan, yaşadığı çevrede yalnız değildir...
Başka canlılar da vardır şuurunda olmalı insan...
Eğer yaşadığımız yerde açlar, susuzlar ve mazlumlar yaşıyorsa; inanın, kendi mülkümüz ve kazancımız çalıntıdır...
Toplumun içinde yaşayan bizlerin, tüm canlıların hukukuna riayet etmemiz gerekmektedir...
Geçenlerde araçla yolda giderken, yanımdaki dostumun,
“dur” ihtarıyla irkildim...
Bir de ne göreyim, yanımdaki arkadaş yoldan büyük bir
taşı kaldırıp, kenara bıraktı... Çok etkilenmiştim...
Evet, bu dünyada bizden başka yaşayanlarda vardı...
Yine eski günlerden bir gün, aracımızla otobandan Gaziantep şehrine girerken, görevli memura parasını verip yoluma devam etmiştim.... Yine yanımdaki avukat dostumun (Allah rahmet eylesin) ihtarıyla kendime geldim;
“Kapıdaki görevliye selam verdin mi?”
Ben selam vermeyi unutmuştum...
Geri geri gitmemi ve selam vermemi rica etti...Ben de
158 Mehmet Akpınar
aracımla geri geri gelerek, memur kardeşimize selamımı verdim ve yolumuza devam ettik...
Evet, sevgili Peygamberimiz (a.s)’ın “Bir şehre girerken,
mutlaka selam vererek giriniz.” sözünü unutmuştum...
Bencilliğin ayyuka çıktığı, kardeşin kardeşi yemeye çalıştığı günümüz seküler çağında, bu hakikatlere ne kadar fazla
ihtiyacımızın olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum...
* * *
Yalnız değiliz...
İnsanların, hayvanların ve de bitkilerin ortak olarak yaşadığı bir dünyada beraber yol alıyoruz...
Bencilliğe gerek yok, nefisçiliğe gerek yok...
Paylaşmaya devam...
Bölüşmeye devam...
Kardeşimizi nefsimize tercih etmeye devam...
Sorumsuzca hareket etmeye son verelim...
Rabbena, hep bana, demekten vazgeçelim...
Yemek yerken, önceliği ve güzel olanını, yanımızdakine
bırakalım...
Ticarette satış yaparken, yabancıya ucuza, dost ve tanıdığa pahalı vermeyelim...
Sofrada yemek yerken, bizden başkalarının da bu sofrada oturduğunu unutmadan, paylaşarak yiyelim...
Yıllardır çalıştığı işyerinden ayrılırken, zarar vererek gidenlere şahit oluyoruz...
Çalıştığı işyerinde, işyerindeki kazançlara göz dikenleri
görüyoruz...
Elindeki poşetlerle evine doğru yol alırken, elindekinin
ne olduğuyla ilgilenen komşularla yaşamaya devam ediyoruz...
Yediğini, içtiğini sorgulayan, sürekli dikizleyen, akrabalarla beraber yaşamaya devam ediyoruz...
Çalışmaya, yorulmaya, terlemeye gelince sıvışan, kay-
bolan, hasılat zamanı geldiği zaman, etrafında kümelenen,
senden önce çöreklenen, düşüncesiz ve üretim düşmanı yeni
nesillerle yaşamaya devam ediyoruz...
Sessizce içimde kopan fırtınalara ara verirken, yaşadığımız şu fani dünyaya niçin gönderildiğimi sorgulamıyor değilim...
Bazen gökyüzünde özgürce uçan kuşlara imrendiğimi
gizleyecek de değilim...
Keşke, yaşayan bir insan olacağıma, gökyüzünde uçan
Özgür bir kuş olsaydım diyesim de gelmiyor değil...
Selam ve saygılarımla, şu kocaman dünyayı selamlamaya
devam edeceğim galiba...
Hoşça kalın!.