Durun Kalabalıklar, Bu Cadde Çıkmaz Sokak!
Kuran-ı Kerim’in Haşr sûresi 7. ayetinde;
“...Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden sadece zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet (bir etkili nimet) olmasın...” buyurulmaktadır...
Sermaye azgın azınlığın elinde dolaşırsa, toplumun dengesi bozulur...
Zekât müessesesi çalıştırılmaz, vergiler ve cezalar orta
sınıfın belini kırmaya başlar ise, muvazene bozulur, toplumda
adalet arayışı başlar, her şey hercümerc olur...
* * *
Necip Fazıl Kısakürek Üstadın ifadesi yerini bulur; adaletin yerini zulüm ve azgınlık alır...
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”
Evet;
“Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul,
Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa”
Adaletsizlik ve kapitalizm ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...
Güçlünün kanunlarının yürürlükte olduğu, kanunların
bir oyuncağa dönüştürüldüğü, parayla tüm değerlerin satın
alındığı, küresel bir çağda yaşıyoruz...
Zayıfların derdini anlatamadığı, ezildikçe ezildiği, güçlülerinde bir piramit gibi, mazlumların iniltileri üzerinde yükseldikçe yükseldiği, bir seküler çağda yaşıyoruz...
Aslında yıllar önce, Cemil Meriç’in Bu ülke kitabında ifade ettiği gibi, kanunlar; insanların evirip çevirdiği bir nesne
haline geldi...
“Kanun, eski Yunan’dan beri büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.” (Bu Ülke)
* * *
Bugünkü genç nesillerin ve insanlığın yürürlükte devam
eden bu yanlış durumdan haberi var ve herkes üç maymunu
oynamaya devam ediyor, görmezden ve bilmezden geliyor...
Bizim insanımız cazgır değildir, çığırtkan değildir, sağduyuludur, sabırlıdır. Ama zamanı geldiğinde ve gücünü hissettiğinde gereken cevabı da verme yetisine sahiptir...
Güç emanetine sahip olanların, bu millete sadakatle davranması ve gereken değeri yeniden iade etmesi ve kıymet
vermesi gerektiğini düşünüyorum...
15 Temmuzda bu millet, idareyi ve gücü elinde bulunduranlara, sahip oldukları makamları altın tepside sunmuşlardır...
Öyleyse, bu milletin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi
durmayı terk etmeleri ve fildişi kulelerinde oturmaya son
vermeleri gerekmektedir...
Devletin en önemli makamlarından ve bürokrasiden tutalım da, en küçük birimdeki idarecilere kadar, yeniliğin ve
değişimin uygulanması kaçınılmaz hale gelmiştir...
Yeni nesil ve tüm insanlık hala bu değişimin olabileceğini
beklemektedir...
* * *
İnşallah bu beklentiler karşılanır, yoksa sünnetullah (Allah’ın yasası), kaçınılmaz hale gelecektir...
Hala, bu milletin halisane isteklerini görmezden gelmek
ve bu beklentilere tepeden bakmak, çözümü değil, çözümsüzlüğü beraberinde getirecektir...
Ne mutlu, bu milletin selameti ve refahı için çalışanlara...
Ne mutlu, bu millete, vefasını göstermek için çaba gösterenlere...
Ne mutlu, Allah’a hesap verecekmiş gibi hesap yapanlara
ve buna uygun davrananlara...
Selamette kalın... Selam ve dua ile kalın...