Alimlerin Savruluşu Ya da Suskunluğu
“Alimin ölümü, alemin ölümünden beterdir.”
Alimler çevreyi aydınlatan lamba gibidirler
Etraflarını aydınlatırlar...
Gittikleri her yere asaleti ve adaleti götürürler...
Alimler, milletlerin öncüsü ve incisidirler...
Alimleri susan, milletler de susar...
Alimler, ne zaman ki makam ve paranın esiri oldular; milletlerde nefislerinin kölesi olmuşlardır...
Alim ve aydınlar ne zaman ki, akıllarını ve bilgilerini ilah
edindiler; o zaman hiçbir ağırlıkları kalmamıştır...
Aydınlar ne zaman ki, Hikmet ile yağcılığı birbirine karıştırdılar; bu millet de karanlıkta kalmaya devam etmiştir...
Ne yazık ki öyle bir çağda yaşıyoruz ki, izzetleriyle milleti
aydınlatmaya çalışan aydınlar çok az aramızda...
Bilgilerini gizleyen, gerçeği açıklamayan nice alimler gördük...
Zalimin ve nefsinin oyuncağı olan nice aydınlar gördük...
İzzeti Allah katında değil de, zalimlerin ve hakimlerin
yanında arayan, İslam düşmanlarına şirin gözükmeyi marifet
zanneden, izzeti; kullar katında arayan, belamlığa meyleden
bilginler gördük...
Halbuki peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor;
“Kim, bildiği hakikatleri gizler, açıklamaz ise, kıyamet
günü onun ağzına ateşten bir gem vurulur.”
Evet bildiği hakikatı gizleyen, ağzında geveleyen, şeytanın oyuncağı haline gelmiş, İslam ve millet düşmanlarının ekmeğine yağ süren alimler topluluğu; kıyamet günü Allah’a ne
hesap vereceksiniz...
Kuran’ın çağa ayak uyduramadığını ifade eden, tam başörtülü kardeşlerimiz çeşitli zulümlerle yerlerde sürünürken; “Başörtüsü teferruattır” diye televizyonlarda boy gösteren kuklalar...
Tam İslam’a saldırıların arttığı günümüzde; “eşcinsellikten başka günah mı yok” dercesine çağdaş günahları sıralayan; tam da zamanında “mal bulmuş mağribi gibi”, bu salvolara tutunan İslam karşıtlarının bayramlarına şahit oluyoruz...
Heyhat!
Heyhat ki heyhat!
Ne oldu bize...
Asıl yenilgi; düşmana benzemeye başlayınca başlar, diyen koca reis neredesin, Aliya nerdesin, duy sesimizi...
Düşmanlar mukaddesatımıza saldırırken kimler kimlerin safında yer alıyor...
Heyhat…
Sosyalistlere dost ve Mücahid diye sarılanları görüyoruz...Heyhat !!!...
Diğer taraftan Suriyeli milyonlarca Müslüman’ı katleden
Rusya’ya alkış tutan bir katilin dostluğu...
Diğer taraftan Ümmetin önünde öncülük ederek milletleri yanlışlara sürükleyen liderlikler...Heyhat...Heyhat ki heyhat!!!!
Ne günlere kaldık ya Rabbi...
“At iziyle, it izinin birbirine karıştığı” (Cemil Meriç), çağda yaşıyoruz...
Duyarlı Müslümanlara sesleniyorum;
Rabbim bizlere Firaset, uyanıklık ve basiret versin...
Bizleri asla zalimlere meyledenlerden eylemesin...
Yeryüzünde hakkı ve hakikatı savunacak hiçkimse kalmasa da, bizler sadece Allah’a dayanarak mücadelemize devam edelim...
Güvendiğimiz dağlara kar yağsa da çoğu zaman,
Bizim iman ettiğimiz; Allah’ımız var…
Önderimiz, son peygamberimiz; Hz. Muhammed (a.s)
var...
Öncülerimiz, sahabe-i kiramımız ve Ümmetin gerçek şehit alimleri ve liderlerimiz var bizim...
Ne mutlu Kuran-ı Kerim’i rehber edinenlere...
Ne mutlu Muhammed (s.a.v)‘ı örnek alanlara...
Ne mutlu Ömer gibi yiğit ve adaletli...
Osman gibi mütevazi ve merhametli...
Ali gibi hakkı tutup kaldıran...
Ebubekir gibi dost ve arkadaş olanlara... Selam ve dua
ile..